İngiltere'de her 3 Müslüman'dan biri aşırı sağ nedeniyle ülkeyi terk etmeyi düşünüyor İngiltere'de her 3 Müslüman'dan biri aşırı sağ nedeniyle ülkeyi terk etmeyi düşünüyor

İşgalci İsrail, Gazze'deki saldırılarında çoğunluğu kadın ve çocuk 43 binden fazla sivili şehit etmesinin yanı sıra bölgede görev yapan BM çalışanlarını da hem sözlü hem de fiziki olarak hedef aldı.

İşgalci İsrail saldırılarında yüzlerce Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) personeli yaşamını yitirirken Ajansın binaları, eğitim merkezleri ve kampları da İsrail tarafından vuruldu.

UNRWA'nın "Hamas'ın uzantısı haline geldiği" ve "İsrail aleyhinde çalışan bir kuruluş" olduğu yönünde iddialarda bulunan İsrailli yetkililer, birçok UNRWA misyonunu da engelledi.

İsrail yetkilileri, BM Genel Sekreteri Antonios Guterres'e de defalarca tepki göstererek onun liderliğindeki BM'nin "İsrail ve Yahudi karşıtı bir yapı haline dönüştüğünü" savundu.

Guterres'in ateşkes çağrılarını "Hamas'a destek" olarak yorumlayan İsrail yönetimi, Orta Doğu'da gerilimin acilen düşürülmesi çağrıları yapan Guterres'i "istenmeyen kişi" ilan ederek ülkeye girişini yasakladığını duyurdu.

İsrail, BM raportörlerini de sık sık hedef gösterdi.

BM Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese, Gazze'ye ilişkin "Bir Soykırımın Anotomisi" başlıklı raporunda, İsrail'in Gazze'de Filistinlilere karşı "soykırım" yaptığını gösteren eşiği aştığına inanmak için haklı gerekçeler olduğunu bildirmesinin ardından tehditler aldığını açıkladı.

Tel Aviv yönetimi, Albanese'ye İsrail'e giriş yasağı getirirken BM Filistin İnsani İşler Koordinatörü Lynn Hastings'in vizesini iptal etti.

İsrail Meclisi (Knesset), UNRWA'nın faaliyetlerine son verilmesini öngören yasa tasarısını da kabul etti.

"UNRWA'ya yöneltilen bu eleştiri tamamen yersiz"

UNRWA Kıdemli İletişim Yöneticisi Jonathan Fowler ve BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) Sözcüsü Jens Laerke, İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana BM kurumları ve çalışanlarını defalarca sözlü veya fiziki olarak hedef almasına ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulundu.

Saldırıya uğramalarının faaliyetlerini gerçekleştirme yetenekleri üzerinde çok büyük etkisi olduğunu kaydeden Fowler, çalışanların hepsinin bundan etkilendiğini, bunun psikolojik yansımalarının çok belirgin olduğunu söyledi.

Fowler, "Savaş öncesi Gazze'de 13 bin personelimiz vardı ve bunların çoğu eğitim sektöründe çalışıyordu. Savaşın başlamasıyla açıkçası eğitim faaliyetlerimizi durdurmak zorunda olduğumuzu biliyorduk, bu da okullarımızın acil durum barınaklarına dönüştürülmesi anlamına geliyordu. Yaklaşık 200 binamız savaştan etkilendi veya vuruldu, binalarımıza sığınan 560'tan fazla kişi öldürüldü. Gazze'deki 13 bin personelimizin yaklaşık 5 bini hala faaliyet gösteriyor. Maalesef savaşın başlangıcından bu yana Gazze Şeridi'nde 230'dan fazla personelimiz öldürüldü. Çoğu aileleriyle birlikte öldü. Onlar Filistinliydi, birçoğu görev başında öldürüldü. Bu tam bir trajedi. (Gazze'deki) Bu personel ölüm sayısının, BM tarihindeki en yüksek ölüm sayısı olduğunu gerçekten vurgulamak istiyorum. Kesinlikle benzeri görülmemiş bir durum ve bu kendi başına son derece şok edici." dedi.

Meslektaşlarının hayatını kaybetmesinin, sahada operasyonlarını da etkilediğini vurgulayan Fowler, İsrailli yetkililerin, hayatlarını riske atarak çalışan UNRWA çalışanlarının Gazze Şeridi'ne yardım malzemesi getirmesine, onları dağıtmasına ve bu bölgede dolaşmasına izin vermediğini kaydetti.

Fowler, İsrailli yetkililerin UNRWA'nın İsrail aleyhinde çalışan bir kuruluş olduğu yönündeki açıklamalarına da işaret ederek "Bize yöneltilen bu eleştiri tamamen yersiz. Tamamen yanlış ve bunun için hiçbir dayanak yok. BM Genel Kurulu tarafından verilmiş bir yetkimiz var. Bu yetki 1949'da Filistinli mülteciler için yardım çalışmaları yapmak üzere belirlendi. 75 yıl sonra hala orada olmamızın sebebi sorunun özgür, adil ve kalıcı bir şekilde çözülmemesidir. İsrail'in çıkarlarına aykırı bir şekilde çalıştığımız yönündeki algı tamamen yanlış." diye konuştu.

UNRWA'nın herhangi bir ulusun lehine veya aleyhine çalışmadığının, insani yardım ve kalkınma kuruluşu olarak var olduğunun altını çizen Fowler, bu faaliyetleri göstermemeleri halinde, bütün bu sorumlulukların hepsinin işgal altındaki Filistin topraklarında işgalci güç olarak İsrail'in yükümlülüğünde olacağını da vurguladı.

Fowler, İsrail Meclisi'nin (Knesset), UNRWA'nın faaliyetlerine son verilmesini öngören yasa tasarısının kabul etmesine ilişkin de değerlendirmelerde bulunarak "Elbette, bunun Gazze Şeridi'ndeki uluslararası yardım operasyonunun sonunu getireceğinden çok endişeliyiz. Biz bu yardım operasyonunun omurgasıyız ve bunu sadece biz söylemiyoruz. UNRWA olmadan başka hiçbir BM kuruluşu faaliyet gösteremez. UNRWA'ya alternatif yok. (UNRWA'nın faaliyetlerinin durdurulması) Bunun olmasına izin verilemez, verilmemeli. Savaş son bulmalı. Bu yasanın iptal edilmesi gerekiyor. Ancak elbette önümüzdeki aylarda neler olabileceğinden korkuyoruz." ifadelerini kullandı.

"Gazze'deki BM, UNRWA ve sivil toplum kuruluşlarından yardım görevlilerine saldırılar bir rezalet"

OCHA Sözcüsü Laerke ise 7 Ekim 2023'ten bu yana, başta UNRWA personeli olmak üzere insani yardım görevlilerinin Gazze'de, hiçbir yerde görülmemiş ölçekte acımazsız saldırılara maruz kaldığını bildirdi.

Bu saldırılarda en az 239 UNRWA çalışanının öldürüldüğünü kaydeden Laerke, bazılarının da gözaltına alındığını veya işkence gördüğünü anlattı.

Laerke, UNRWA tesislerinin 3'te 2'sinden fazlasının hasar gördüğünü veya yok edildiğini, bazı tesislerin de askeri amaçlarla kullanıldığının altını çizdi.

"Bu tür eylemler, devlet ve devlet dışı aktör olsun tüm tarafların insani yardım görevlilerini koruması gerektiğini vurgulayan uluslararası insancıl hukukun ciddi ihlallerini oluşturuyor." ifadesini kullanan Laerke, insani yardım çalışanlarına yönelik saldırıların kabul edilemeyeceğini ve onları korumak için her türlü çaba gösterilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Laerke, şöyle devam etti:

"Gazze'deki BM, UNRWA ve sivil toplum kuruluşlarından yardım görevlileri, tarafsızlık ve bağımsızlık ilkelerine göre hareket ederek sivillerin acısını hafifletmek için orada. Onlara yönelik devam eden saldırılar bir rezalet ve uluslararası toplum, bunu derhal ele almalı. Bu şiddeti sona erdirmek için harekete geçmeli ve hesap verebilirliği sağlamalıdır."

Medyada ve çevrim içi mecralarda yardım görevlilerine yönelik rahatsız edici sözlü saldırılara da tanık olduklarını vurgulayan Laerke, bu tür düşmanlıkların kabul edilemeyeceğini ve nefret ortamını beslediğini kaydetti.

Laerke, "Savaşı sona erdirmek ve Gazze'deki 2 milyon kişinin ve hala rehine olarak tutulanların acılarını gidermek için tam tersine ihtiyaç duyulmaktadır." dedi.

Editör: Islamist Agenda