Türkiye ve İsrail arasındaki Gazze saldırılar kaynaklı gerilim yeni bir boyuta taşındı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İsrail'in Gazze Şeridi'nde yürüttüğü askeri saldırılar ve insani yardım taşıyan Küresel Sumud Filosu'na yönelik saldırılar gerekçesiyle aralarında Başbakan Binyamin Netanyahu'nun da bulunduğu 37 üst düzey İsrailli yetkili hakkında tutuklama kararı verdi.
Tutuklama kararları, başta soykırım ve insanlığa karşı suçlar olmak üzere, Gazze'deki sivil halka, hastanelere ve kritik altyapıya yönelik sistematik saldırı emirleri vermeleri suçlamalarını içeriyor. Başsavcılık, soruşturma kapsamında özellikle El-Ehli Baptist Hastanesi'nin bombalanması, Türk-Filistin Dostluk Hastanesi'nin tahrip edilmesi ve ailesiyle birlikte bir arabada mahsur kalan altı yaşındaki Hind Receb'in şehit edilmesi gibi olayları kanıt olarak gösterdi.
Uluslararası sularda Sumud Filosu'nun engellenmesi ve baskınına dair soruşturma da karara dahil edildi. Filoda bulunan aktivistlerin ifadeleri ve adli kanıtların davaya katkı sağladığı belirtildi.
İsrail'den sert tepki: "Son halkla ilişkiler gösterisi"
Türkiye'nin bu hamlesi, soykırımcı İsrail tarafından derhal ve sert bir şekilde kınandı. İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, kararları "şiddetle, küçümseyerek reddettiklerini" açıklayarak, durumu Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "en son halkla ilişkiler gösterisi" olarak nitelendirdi.
Öte yandan, eski İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, üst düzey İsrailli yetkililere yönelik bu tutuklama kararlarının, Türkiye'nin Gazze Şeridi'nde "doğrudan veya dolaylı olarak bulunmaması gerektiğini açıkça gösterdiğini" savundu.
Uluslararası hukuk ve siyasal gerilim
Türkiye, geçen yıl Güney Afrika'nın Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) İsrail aleyhine açtığı soykırım davasına da müdahil olmuştu. Bu yeni tutuklama kararları, Türkiye'nin Gazze konusunda uluslararası hukuki sürece olan bağlılığını bir kez daha ortaya koyuyor.
İşgalci İsrail liderleri, ABD Başkanı Donald Trump'ın post-savaş Gazze için öngördüğü uluslararası istikrar gücüne Türkiye'nin katılmasına karşı olduklarını daha önce defalarca dile getirmişlerdi. Başsavcılığın kararıyla birlikte, soruşturmanın "titizlikle ve tüm yönleriyle sürdüğü" belirtildi.