MbS'nin ziyaretinin başarısı, Başkan Trump'ın ABD güvenlik birimlerinin Çin hakkındaki endişelerini ve teknolojiyi koruma kaygılarını bir kenara bırakarak, büyük nakit rezervine sahip Suudi Arabistan'a satış yapma eğilimine bağlı olacak.

Nükleer şemsiye ve güçlü savunma anlaşması

Suudi Arabistan'ın en dikkat çekici taleplerinden biri, ABD'nin nükleer şemsiyesi altına alınma çabası. İsrail'in Katar'daki Hamas müzakerecilerine saldırmasından günler sonra Suudi Arabistan'ın, Müslüman dünyasının tek nükleer gücü olan Pakistan ile kapsamlı bir savunma paktı imzalaması bu arayışın bir yansıması olarak görülüyor.

Eski bir ABD istihbarat yetkilisi, Suudilere nükleer koruma sağlanmasının onları Pakistan'ın nükleer şemsiyesinden uzaklaştırabileceğini ve Katar'dan daha iyi hissetmelerini sağlayabileceğini belirtti. Uzmanlar, Suudi Arabistan'ın Katar'a verilen ve herhangi bir zamanda iptal edilebilen Başkanlık Kararnamesi gibi sembolik bir korumadan ziyade, güvenilir ve net bir savunma düzenlemesi talep ettiğini ifade ediyor. Bu, Senato tarafından onaylanmış bir anlaşma olmasa bile, güçlü bir taahhüt bekleniyor.

Ayrıca, Veliaht Prens'in ziyaretinin bir başarısı olarak, ikili anlaşmaların İsrail ile normalleşme şartından ayrıştırılması gösteriliyor. Daha önce bu iki konu, ABD-Suudi Arabistan savunma anlaşması için birbirine bağlı bir pazarlık unsuru olarak masadaydı, ancak Gazze'deki durum nedeniyle Suudi Arabistan'ın normalleşmeye isteksiz olduğu belirtiliyor.

Uranyum zenginleştirme hakkı ve nükleer silah yerleştirme ihtimali

Suudi Arabistan ve ABD, İsrail ile diplomatik bağların kurulmasının bir ödülü olarak sivil nükleer enerji konusunda bir anlaşma yapmayı da görüşüyordu. Normalleşme gündemden düşse bile, bu görüşmeler devam ediyor.

Suudi Arabistan, ABD'nin 2009'da BAE ile yaptığı gibi, nükleer program karşılığında uranyum zenginleştirmeme taahhüdü talep eden 123 anlaşmasını imzalamak yerine, geniş uranyum rezervlerine sahip oldukları için uranyumu zenginleştirme hakkını talep ediyor. Suudi Enerji Bakanı Prens Abdülaziz bin Selman, yıl başında uranyumu zenginleştirip satacaklarını belirtmişti.

Princeton'dan Profesör Bernard Haykel, Suudilerin zenginleştirmeden ve işlemeden feragat edebileceklerini, ancak karşılığında ABD'den nükleer şemsiye koruması isteyeceklerini öne sürdü. Haykel, bu korumanın ABD nükleer silah sistemlerinin Suudi topraklarında konuşlandırılmasını içerebileceğini söyledi.

F-35 ve yapay zekâ gündemi

MbS'nin ziyareti sırasında gündemde olan bir diğer önemli konu ise, görünmez (stealth) beşinci nesil savaş uçakları olan F-35'lerin satışı meselesi. ABD'li yetkililer, satışın 48 adede kadar F-35'i içerebileceğini bildiriyor.

İsrail, bölgede bu jetlere sahip tek ülke olduğu için, bu satışın İsrail'in niteliksel askeri üstünlüğünü (QME) tehlikeye atacağı endişesi mevcut. Ancak uzmanlar, İsrail'in teknolojik geliştirmelerle bu konunun üstesinden gelinebileceğini ve F-35'lerin ABD tarafından uzaktan devre dışı bırakılabilecek bir "öldürme anahtarına" sahip olduğunu belirtiyor.

BM: Gazze'ye yardım, kumda koşmak gibi
BM: Gazze'ye yardım, kumda koşmak gibi
İçeriği Görüntüle

Suudi Arabistan, ayrıca yüzlerce MQ-9 Reaper drone'u ve özellikle Ukrayna'da faaliyet gösteren ABD merkezli Shield AI şirketinin yapay zekâ destekli V-Bat drone'ları gibi orta ölçekli, AI destekli İHA'lar ile ilgileniyor.

Teknoloji gündeminin en önemli maddesi ise yapay zekâ (AI) çipleri. Suudi Arabistan, ülkenin $1 trilyonluk Kamu Yatırım Fonu'na ait Humain adlı bir AI firması aracılığıyla Nvidia'nın gelişmiş Blackwell çiplerinden binlerce adet almayı planlıyor.

Riyad, ucuz elektrik fiyatlarıyla veri merkezleri için bir AI merkezi olmayı hedefliyor. Ancak, ABD'li bazı yetkililer, Çin'in bu teknolojiye Suudi Arabistan üzerinden erişebileceği endişesini dile getirerek çip teslimatlarını yavaşlattı. MbS'nin Washington'da bu anlaşmaların ilerlemesi için baskı yapması bekleniyor.

Daily Ummah