Mısır’da Sisi rejimi tarafından siyasi tutuklu olarak cezaevinde bulunan Müslüman Kardeşler liderlerinden Muhammed Biltaci, Ezher Üniversitesi Tıp Fakültesi profesörü ve eski parlamento üyesi olarak, 2013 yılından bu yana maruz kaldığı ağır insan hakları ihlallerini kamuoyuna duyurdu.

Biltaci, Badr (3) Hapishanesi’nin 2. koğuşunda, 57 meslektaşıyla birlikte son derece ağır ve insanlık dışı koşullarda tutulduklarını ifade etti. Sekiz yıldır 24 saat kapalı hücrelerde tutulduklarını, güneşi ve gökyüzünü hiç göremediklerini belirten Biltaci, sadece çok ağır sağlık sorunları durumunda ve izin verilirse hastaneye çıkarıldıklarını anlattı.

Dünyadan tamamen izole olduklarını söyleyen Biltaci, ne gazete, ne radyo ne de televizyon gibi hiçbir iletişim aracına erişimlerinin olmadığını vurguladı. Ayrıca anneleri, eşleri ve çocuklarıyla hiçbir şekilde görüşmelerine izin verilmediğini, telefon ya da mektup yoluyla iletişim kurmalarının engellendiğini açıkladı. Bu izolasyon yüzünden yakınlarının vefat haberlerini yıllar sonra öğrenebildiklerini dile getirdi.

Biltaci, 1 Temmuz’dan itibaren başlayan açlık grevine kendisinin de katıldığını ve insanlık dışı koşullar değişmediği sürece grevi ölene kadar sürdüreceğini söyledi. “12 yılı aşkın süredir dayanılmaz bir zulme maruz kaldık. Artık dayanacak gücümüz kalmadı.” diyen Biltaci, işkencenin dünyanın hiçbir hapishanesinde benzeri olmadığını, İsrail işgal zindanlarından bile daha kötü olduğunu ifade etti.

Siyasi tutukluların maruz kaldığı bu zulmün, 2011’deki 25 Ocak Devrimi’nde oynadıkları rol ve ardından gerçekleşen askeri darbeye karşı duruşları nedeniyle bir intikam olduğunu belirten Biltaci, aralarında eski bakanlar, valiler, milletvekilleri, üniversite hocaları ve siyasi liderlerin de bulunduğu birçok kişinin aynı şartlarda tutulduğunu kaydetti.

Gazze'deki açlık uzaydan görüntülendi
Gazze'deki açlık uzaydan görüntülendi
İçeriği Görüntüle

Biltaci son olarak, “Ey dünyanın özgür insanları! Sesinizi yükseltin ve bu zulmü, bu zorbalığı, bu baskıyı durdurun!” çağrısında bulundu.

"Ben Muhammed el-Biltaci’yim. Ezher Üniversitesi Tıp Fakültesi profesörüyüm ve eski parlamento üyesiyim. 2013 yılından bu yana siyasi tutumum nedeniyle tutukluyum. Son üç yıldır, 57 meslektaşımla birlikte Badr (3) Hapishanesi'nin 2. koğuşunda, insanlık dışı ve son derece ağır koşullar altında tutuluyoruz. Sekiz yıl boyunca ne güneşi ne de gökyüzünün renklerini gördük. Sekiz yıl boyunca, 24 saat kapalı hücrelerde tutuluyoruz. Yalnızca çok ağır sağlık durumlarında ve izin verilirse hastaneye çıkarılıyoruz. Sekiz yıldır dünyadan tamamen izole haldeyiz: ne gazete, ne radyo, ne televizyon. Sekiz yıldır annelerimizi, eşlerimizi ve çocuklarımızı hiç görmedik. Hiçbirine ziyaret izni verilmedi. Onlarla hiçbir şekilde iletişim kurmamıza izin verilmedi: ne telefonla ne de yazılı mektupla. İçimizden biri, annesinin ya da yakınlarının vefatını ancak yıllar sonra öğrenebiliyor. 1 Temmuz'dan bu yana koğuşta başlayan açlık grevinde ben de yer alıyorum. Ve bu insanlık dışı koşullar değişmediği sürece, ölene kadar bu grevi sürdüreceğim. 12 yılı aşkın süredir, insanın dayanamayacağı bir zulme maruz kaldık. Artık dayanacak gücümüz kalmadı. Bize uygulanan sistematik işkencenin, dünyanın hiçbir yerindeki hapishanede benzeri yok. İsrail işgal zindanlarında bile böylesi yok İçinde bulunduğumuz durumdan ölüm daha hafif! Yine çağrımı yineliyorum: Bize 2013’ten bu yana uygulanan her şey, sadece bir intikamdır. Bu intikam, 25 Ocak Devrimi’nde oynadığımız rolle ve ardından gelen askeri darbeye, halkın demokratik iradesinin çalınmasına karşı duruşumuzla ilgilidir. Benimle birlikte burada eski bakanlar, valiler, milletvekilleri, üniversite hocaları, siyasi, devrimci ve halk hareketlerinin önde gelen isimleri bulunuyor. Hepimiz aynı acıyı, aynı zulmü 12 yıldır yaşıyoruz. Ey dünyanın özgür insanları! Sesinizi yükseltin ve bu zulmü, bu zorbalığı, bu baskıyı durdurun!"

daily ummah