İşgalci İsrail'in Gazze'ye yönelik bir buçuk yıldır süren saldırıları, Mescid-i Aksa'da da derin etkiler yaratıyor. İşgalci hükümet, kutsal alan üzerindeki kontrolünü artırmak amacıyla, ibadet edenleri hedef alan yeni bir strateji benimsiyor. Bu stratejinin en belirgin özelliği ise, Mescid-i Aksa'dan kişileri uzaklaştırmak için uygulanan "ötelemeler".
Mescid-i Aksa'nın çevresinde güvenlik önlemlerinin sıkılaştırılması, ibadet edenlerin ve meraklıların sayısını azaltmayı hedefliyor. Bu bağlamda, Filistinli din adamları ve aktivistlerin hedef alınması dikkat çekiyor. Örneğin, Filistin'in müftüsü olan Şeyh Muhammed Hüseyin ve aktivist Hanady Halawani gibi isimler, bu uygulamaların mağdurları arasında yer alıyor.
Konu hakkında açıklamalarda bulunan Kudüs Çalışmaları Profesörü Abdullah Ma'ruf, İsrail'in Mescid-i Aksa'da bir sinagog inşa etme planlarının olduğunu ve bu nedenle alanı boşaltma çabalarının arttığını belirtiyor. Ma'ruf, "İsrail, bu süreçte, kutsal alanı savunan sesleri susturmayı amaçlıyor." diyor.
Gazeteci Semah Dveik, İsrail'in, Mescid-i Aksa'da bulunanların "İsrail'in ulusal güvenliğini tehdit ettiği" gerekçesiyle uygulanan ötelemeleri eleştiriyor. Ayrıca, sosyal medya paylaşımlarının bile sıkı bir denetim altında olduğunu ifade ediyor. Dveik, "İsrail, bu kişileri hedef alarak, halkın Mescid-i Aksa ile olan bağını koparmak istiyor." şeklinde konuştu.
Mescid-i Aksa, sadece dini bir mekan olmanın ötesinde, Filistinlilerin ulusal kimliğinin ve direnişinin sembolü haline gelmiş durumda. İsrail'in bu alandaki uygulamaları, uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmeye devam ediyor. Filistinliler, Mescid-i Aksa'nın korunması için mücadelelerini sürdürürken, bu kutsal mekanda ibadet etme haklarının ihlaline karşı seslerini yükseltiyorlar.