Gazze İnsan Hakları Merkezi, iki milyon Filistinlinin her geçen gün kötüleşen trajik insani koşullar altında yaşadığını ve binlerce ailenin ne gece soğuğundan ne de kış yağmurlarından koruyamayan çadırlarda kaldığını belirtti. Ateşkesin üzerinden bir ay geçmesine rağmen ablukanın sürmesi ve yardım malzemelerinin girişinin engellenmesi nedeniyle en temel yaşam ihtiyaçlarından mahrum kaldıklarının altı çizildi.
-
Barınak ihtiyacı: Açıklamaya göre, kışlık barınma ihtiyaçlarının yalnızca %23'ü karşılanmış durumda. Bu da yaklaşık 945 bin kişinin yeterli korumadan yoksun olduğu anlamına geliyor.
-
BM tahmini: Birleşmiş Milletler tahminlerine göre, barınma malzemelerinin girişindeki gecikmeler nedeniyle 1.5 milyon kişi soğuk ve yağmur riskine maruz kalmış durumda.
-
Çadırların durumu: Mevcut çadırların %74'ünün aşınma ve kötü kalite nedeniyle yaşanmaz durumda olduğu bildirildi.
Karavan talebi ve acil imar planı çağrısı
Merkez, mevcut çadırların asgari insani güvenliği sağlamakta yetersiz kaldığını belirterek, soğuk ve yağmura karşı daha etkili koruma sağlayan ve çocuklar ile yaşlılar arasındaki solunum yolu hastalıkları ve ölümlerin riskini azaltacak bir alternatif olarak karavanların (prefabrik barınaklar) kullanılmasını talep etti.
Gazze İnsan Hakları Merkezi, aynı zamanda yüz binlerce yerinden edilmiş kişi için acil bir imar ve barınma planının derhal başlatılması gerektiğini vurguladı.
Sınır kapıları derhal açılmalı
Açıklamada, tüm sınır kapılarının derhal açılması ve karavan, çadır, battaniye, kışlık giysi, zemin örtüsü ve yalıtım malzemeleri dahil olmak üzere temel kışlık yardım malzemelerinin girişine izin verilmesi çağrısı yapıldı.
Merkez, yaklaşan insani felaketle mücadelenin, verilen sözlerin ve açıklamaların ötesinde acil bir eylem gerektirdiğini vurguladı. Gazze'de kışın sadece sıcaklık düşüşü anlamına gelmediği, aynı zamanda barınak ve korumadan yoksun yüz binlerce sivilin hayatını tehdit ettiği belirtildi.
Merkez, yerinden edilmiş kişilerin hayatlarını kurtarmanın ve insani onurlarını korumanın uluslararası toplum, insani yardım kuruluşları ve yerel yönetimler dahil olmak üzere ortak bir sorumluluk olduğunu teyit ederek açıklamasını sonlandırdı.