İsrail’in Gazze’ye yönelik askeri operasyonlarının çevresel etkilerini inceleyen bir araştırma, savaşın karbon ayak izinin 31 milyon ton karbondioksit eşdeğerini aştığını ortaya koydu. Bu miktar, 2023 yılında Kosta Rika, Afganistan ve Zimbabve gibi ülkelerin yıllık karbon emisyonlarından daha fazla. Çalışma, Gazze’nin yeniden inşası, yıkımın temizlenmesi ve savaş sırasında kullanılan askeri araçların çevresel maliyetlerini de kapsıyor.
Araştırma, İsrail’in Gazze, Lübnan, Yemen ve İran’a yönelik askeri operasyonlarının toplam karbon etkisinin, bir yıl boyunca çalışan 84 gaz enerji santraline eşdeğer olduğunu belirtiyor. İlgili rapor, savaşın çevresel maliyetlerini gözler önüne seren üçüncü büyük çalışma olma niteliği taşıyor.
Emisyonların kaynağı
- İsrail’in savaşta kullandığı tanklar, silahlar ve diğer askeri araçlar toplam emisyonların %50’sini oluşturuyor.
- ABD’nin İsrail’e gönderdiği 50 bin ton askeri ekipman ve desteğin emisyonlara katkısı %30.
- Gazze’deki jeneratörlerin ve yıkılan güneş panellerinin neden olduğu emisyonlar ise %7 oranında.
Gazze, savaş öncesinde, dünyanın en yoğun çatı güneş panellerine sahip bölgelerden biriydi ve enerjisinin dörtte birini güneşten sağlıyordu. Ancak İsrail’in saldırıları bu altyapının büyük kısmını yok etti.
Yeniden inşa ve daha büyük maliyet
Araştırmaya göre, Gazze’de 436 bin daire, yüzlerce okul, cami, klinik ve 5 kilometrelik yolun yeniden inşası, 29,4 milyon ton karbondioksit eşdeğeri emisyona neden olacak. Bu durum, savaş sonrası çevresel maliyetlerin daha da artacağını gösteriyor.
“Ekolojik yıkım”
Al-Shabaka Filistin Politika Ağı’ndan Zena Agha, savaşın yalnızca insani değil, aynı zamanda küresel ekosistem üzerinde de yıkıcı etkiler yarattığını vurguladı. Agha, “Bu sadece İsrail’in değil, aynı zamanda ABD, İngiltere ve AB’nin savaşıdır. Sağlanan sınırsız askeri destek, dünyanın en yoğun nüfuslu bölgesini yok etmeye katkıda bulunuyor.” dedi.
Birleşmiş milletler ve çevresel kriz
Birleşmiş Milletler, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının su, sanitasyon ve hijyen sistemlerini neredeyse tamamen işlevsiz hale getirdiğini ve beş atık su arıtma tesisinin kapandığını açıkladı. Bölgedeki suyun %92’si 2020 itibarıyla insan tüketimine uygun değildi. İsrail’in çevresel altyapıya yönelik saldırıları, Gazze’deki çevresel krizi daha da derinleştiriyor.
Bu araştırma, askeri operasyonların çevresel etkilerinin uluslararası iklim hedeflerine dahil edilmesi gerektiğini bir kez daha gündeme getiriyor.