İsrail, BAE'deki tüm diplomatik personelini ve ailelerini tahliye ediyor
İsrail, BAE'deki tüm diplomatik personelini ve ailelerini tahliye ediyor
İçeriği Görüntüle

Gazze'de görev yapan Amerikalı güvenlik personeli Anthony Agular, tanık olduğu katliamları anlatmaya devam ediyor. Agular, Filistinlilerin güneye gitmek için yalnızca yaya olarak askeri koridorlardan geçebildiğini ve bu yolculuk sırasında karşılaştıkları tehlikeleri aktarıyor.

Sabahın erken saatlerinde, Morag koridoru ile sahil yolunun kesişiminde binlerce kişinin toplandığını belirten Agular, İsrail tanklarının kalabalığı orada tuttuğunu ifade ediyor. UG Solutions personelinin “saha hazır” demesiyle birlikte, açlık nedeniyle koşmaya başlayan kalabalığın üzerine işgalci İsrail ordusunun ateş açtığını aktarıyor. Makineli tüfek, havan, tank mermisi ve topçu ateşiyle yapılan bu saldırılarda, kalabalığa körlemesine ateş edildiğini ve sabah olduğunda yol boyunca cesetlerin bulunduğunu söylüyor.

Agular, işgalci İsrail ordusunun bu olayları Hamas’a atfettiğini ancak bölgenin tamamen askeri kontrol altında olduğunu ve Hamas’ın burada bulunmadığını vurguluyor. "Silahlı kimse yok. Ölüler sokakta." diyerek durumu aktarıyor.

Savaşın kurallarına da dikkat çeken Agular, kendisine ateş açan bir grup bile olsa, silahlarını bırakıp ellerini kaldırdıklarında onların esir olduğunu ve onlara yiyecek, su vermek zorunda olduğunu belirtiyor. "Onları vuramam. Savaşın ve çatışmanın kuralları vardır. Bu kurallara uymalıyız." ifadeleriyle savaşın etik kurallarına vurgu yapıyor.

Ancak Agular, bazı Amerikalı yetkililerin "Bu bir savaş değil, bu yüzden bu kurallar geçerli değil." demesinin kendisini en çok endişelendiren durum olduğunu belirtiyor. "Oysa bu kurallar herkese uygulanır. Biz orada birer turistiz, misafiriz. Bir silahı sadece doğrudan hayati tehlike varsa ateşlemeliyiz." diyerek savaşın insani boyutuna dikkat çekiyor.

Gazze'deki yardım dağıtım noktalarında çalışan Amerikalı güvenlik personeli Agular daha önce 12 kilometre yürüyerek yardım almak için gelen 8 yaşındaki Amir'in trajik hikayesini anlatmıştı:

"28 Mayıs’ta, küçük Amir yanıma geldi. Elimi tuttu ve öptü. O an, ayakkabısız ve neredeyse dökülen giysileriyle, zayıf bir bedenin nasıl bir çaresizlik içinde olduğunu gördüm. Yanında kutu bile yoktu; sadece yarım bir çuval pirinç ve mercimek taşıyordu. Ama buna rağmen, bize teşekkür ediyordu. Ateş açıldı; Amir kaçmaya çalıştı ama İsrail ordusu kalabalığa ateş açtı. İnsanlar yere düşmeye başladı ve Amir de onlardan biri oldu. 12 kilometre yürüyerek geldi, eline sadece birkaç kırıntı geçti, yine de teşekkür etti… Ve sonra hayatını kaybetti."

daily ummah