Filistin davasının en kritik başlıklarından biri olan serbest bırakılan esirler sorunu, Arap dünyasının sessizliği ve isteksizliğiyle yeni bir krize dönüşüyor. Gözlemciler, bu dosyanın ihmal edilmesinin veya hak ettiği değerin verilmemesinin, ulusal birliği zedeleyeceği uyarısında bulunuyor.
İstanbul Medipol Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü'nden Mahmud el-Rantisi, esirler konusunun Arap siyasi ajendasında stratejik bir derinlikle ele alınması gerektiğini vurguladı. Filistin'in Arap ulusal güvenliğinin merkezinde yer aldığını hatırlatan Rantisi, işgal hapishanelerinden kurtarılamayan esirlerin en azından serbest kaldıktan sonra haklarının korunması gerektiğini belirtti.
İsrail'i kızdırmamak ve "kahraman" korkusu
Siyasi analist Muhammed el-Kik ise bazı Arap ülkelerinin takas anlaşmalarıyla serbest kalan esirleri kabul etmemesinin arkasında üç temel neden yattığını ifade etti. İlk olarak güvenlik gerekçesiyle, Tel Aviv ve Washington ile kurulan bölgesel düzeni bozmamak ve İsrail'i kızdırmamak adına bu dosyanın bir "güvenlik sorunu" olarak görüldüğü belirtildi.
İkinci nedenin toplumsal olduğunu savunan Kik, rejimlerin, serbest kalan direnişçilerin kendi toplumlarında "ilham verici modellere" dönüşmesinden ve Filistin davasına dair bilinci kontrolsüzce artırmasından endişe ettiğini kaydetti.
Üçüncü nedenin ise siyasi yükümlülüklerden kaçınma isteği olduğu vurgulandı. Kik, bu tutumun Filistinlilere verdiği mesajı, "Eğer direnirsen cezalandırılırsın, taviz verirsen başkentlerin kapıları sana açılır" sözleriyle özetledi.





