ABD ile İsrail arasındaki geleneksel ittifak, her iki liderin de karşılıklı "varlık" ve "güç" tartışmalarını açmasıyla diplomatik bir krizin eşiğine geldi. Tartışma, Donald Trump’ın ABD iç siyasetindeki lobi dengelerine ilişkin yaptığı sarsıcı analizle başladı.

Trump: "Eski gücünüz kalmadı"

Donald Trump, yaptığı açıklamada, bir dönemin en dokunulmaz gücü olarak kabul edilen Yahudi lobisinin (AIPAC ve benzeri oluşumlar) artık Washington’da eski ağırlığının olmadığını savundu.

Trump, "Eskiden en güçlü lobi Yahudi lobisiydi; İsrail'di. Artık bu durum geçerli değil." diyerek, özellikle ABD Kongresi’nde İsrail karşıtı seslerin yükseldiğine dikkat çekti. Trump, Yahudi toplumunu "antisemitikleşen bir Kongre" karşısında daha dikkatli olmaları konusunda uyardı.

Netanyahu’dan "geldikleri gibi giderler" iması

Trump’ın bu "güç kaybı" tespitine, soykırımcı İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’dan çok daha sert ve üst perdeden bir yanıt geldi. Netanyahu, ABD’nin varoluşsal temellerini Yahudi kimliğine bağlayarak tartışmayı başka bir boyuta taşıdı.

Netanyahu'nun, "Yahudi varlığı olmasaydı ABD de var olamazdı." şeklindeki iddiasını, "Sizi bu dünyaya biz getirdik; biz sizi buradan götürebiliriz." şeklindeki sert ve meydan okuyan ifadeleri izledi.

Siyasi analiz: İttifakta eksen kayması mı?

Slovenya'dan Eurovision'a: İsrail ile sahneyi paylaşmayız
Slovenya'dan Eurovision'a: İsrail ile sahneyi paylaşmayız
İçeriği Görüntüle

Uzmanlar, Netanyahu’nun bu sözlerinin ABD’nin küresel liderliğine ve bağımsız devlet iradesine yönelik en sert "müttefik" eleştirisi olduğunu belirtiyor.

Trump’ın "lobi zayıfladı" çıkışı bir iç siyaset uyarısı niteliği taşırken, işgalci Netanyahu’nun "var etme ve yok etme" imalı çıkışı, soykırımcı İsrail’in ABD üzerindeki etkisinin sadece bir lobi faaliyeti değil, bir "varlık borcu" olduğu iddiasını taşıyor.

Bu karşılıklı açıklamaların, ABD seçimleri sonrası şekillenecek olan yeni Orta Doğu politikasını ve askeri yardımları nasıl etkileyeceği merak konusu.

Daily Ummah