Mısır ve Türkiye Dışişleri Bakanları, Mısır'dan Büyükelçi Badr Abdel Aty ve Türkiye'den Hakan Fidan, Çarşamba akşamı Ankara'da bir araya gelerek, ABD'nin Gazze Şeridi'nde kurulması planlanan uluslararası istikrar gücüne ilişkin New York'ta süren müzakereleri ele aldı.
Mısır: Güç barışı korumalı, dayatmamalı
Mısırlı Bakan Abdel Aty, mevkidaşı Fidan ile düzenlediği ortak basın toplantısında, uluslararası gücün barışı tesis etmekten ziyade barışı korumak amacıyla kurulması gerektiğini şiddetle vurguladı. Abdel Aty, en yüksek önceliğin ateşkesin kalıcı hale getirilmesi olduğunu, ardından ateşkesin sürdürülebilirliğini sağlamak için belirli bir yetki alanı dahilinde uluslararası kuvvetlerin konuşlandırılması gerektiğini belirtti.
Mısırlı Bakan, ABD'nin karar taslağının sahada uygulanabilir olması gerektiğini ve kararın formülasyonunun Filistin halkının gelecekteki haklarını gözetmesi gerektiğini sözlerine ekledi. Ayrıca Kahire ve Ankara'nın Gazze'deki ateşkes anlaşmasını desteklemek ve ikinci aşamasına geçişi uygulamak için ortaklaşa çalıştıklarını açıkladı.
Türkiye: Yönetim hakkı Filistinlilere ait olmalı
Türk Bakan Hakan Fidan ise uluslararası istikrar gücünün görev alanının açıkça belirtilmesinin önemini vurguladı. Fidan, uluslararası toplumun Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilere devredilmesini garanti etmesi gerektiğini söyledi.
Fidan, Hamas hareketinin ateşkesin devam etmesini sağlama konusunda işbirliği iradesi gösterdiğini ekleyerek, İsrail'i de aynı yaklaşımı benimsemeye çağırdı.
Türkiye'nin katılım isteği ve İsrail'in itirazı
Bu görüşmeler, ABD'nin uluslararası bir güç oluşturma çağrıları zemininde gerçekleşiyor. Türkiye ise, uluslararası güce katılmak da dahil olmak üzere, ateşkesin uygulanmasını denetleyecek bir çalışma ekibinde yer alma arzusunu dile getirmişti. Ancak İsrail, Türk kuvvetlerinin Gazze'ye katılımına karşı çıkarak, Şeridi'nin içinde varlık göstermelerine izin vermeyeceğini kesin bir dille ifade etti.
İşgal güçleri, 7 Ekim 2023'ten bu yana, ABD ve Avrupa desteğiyle Gazze Şeridi'nde aralarında cinayet, aç bırakma, yıkım, yerinden etme ve tutuklamaların bulunduğu soykırım eylemleri gerçekleştirmekte, uluslararası çağrıları ve Uluslararası Adalet Divanı'nın durdurma emirlerini göz ardı etmekte.
Bu soykırım, çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 239 binden fazla Filistinlinin şehit olmasına veya yaralanmasına neden olmuş, 11 binden fazla kişiyi kayıp bırakmış ve büyük bir kıtlık sonucu birçok can kaybına yol açtı.