İslam Dünyası

Suriyeliler, iç savaşta kaybolan yakınlarını araştırıyor

Suriyeliler, iç savaş yıllarında kaybettikleri yakınlarının akıbetini Kimlik Tespit Merkezi'nde yapılan çalışmalarla araştırıyor.

Suriye'de 2011'de başlayan iç savaşla birlikte devrik Beşşar Esed rejiminin politikaları nedeniyle "Suriye'de kaybedilen" on binlerce kişinin akıbeti belirsizliğini koruyor.

61 yıllık Baas rejiminin yıkılmasının ardından hapishanelerde ve gözaltı merkezlerinde tutulanların salıverilmesine ve birçok ilde toplu mezarların ortaya çıkarılmasına rağmen mağdur aileler, kayıplardan haber alamıyor.

Suriye'de kurulan Kimlik Tespiti Merkezi, kayıpların akıbetine ışık tutmaya çalışıyor.

Merkez, devrik Esed rejimin işkenceleriyle ve saldırıyla hayatını kaybederek toplu mezarlara gömülen kişilerin kalıntıları üzerinde yapılan DNA çalışmalarıyla kimlikleri tespit etmeye çalışıyor.

Ülkedeki kısıtlı imkanlar nedeniyle merkezde şu ana kadar yaklaşık 50 kişinin kimliği tespit edilebildi.

Suriye Kimlik Tespit Merkezi sorumlusu doktor Enes el-Hurani, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yürütülen adli tıp incelemeleriyle kayıpların kimliklerinin tespitini hedeflediklerini söyledi.

Hurani, "Kayıp yakınlarına ulaşacak her bilgi, onların hayatında büyük bir anlam taşıyor. Bir aile, sadece çocuğunun öldüğünü öğrenip mezar yerini bilse bile bu, onlar için bir son olur ve yas tutabilmelerine olanak sağlar." dedi.

Suriye Sivil Savunma ekiplerinin çalışmalarında ortaya çıkarılarak yargıya intikal eden dosyalara baktıklarını aktaran Hurani, "Kayıp dosyaları ve toplu mezarların takibi, Cumhurbaşkanı'nın kararıyla kurulan Kayıplar Kurumu tarafından yürütülüyor. Bize bireysel vakalar geliyor ve bunlar da yargıya intikal etmiş dosyalar." şeklinde konuştu.

Son yaptıkları çalışmayla ilişkin bilgi veren Hurani, "Şam kırsalında bulunan birbirine karışmış ceset kalıntıları Sivil Savunma ekipleri tarafından resmi olarak getirildi ve mahkeme kararıyla bize aktarıldı. Bu vakadan dişler ve bazı kemik parçalarından detaylar elde edebiliyoruz. Antropoloji aracılığıyla kişinin kimliği hakkında fikir sahibi olunabiliyor." ifadelerini kullandı.

"Bu iş, insanlara manevi rahatlık vermek ve toplumumuza katkı sağlamak için"

Merkezde görev yapan adli tıp hekimi ve antropoloji uzmanı doktor Ahmed Naim de bu çalışmaların kayıp yakınlarına manevi rahatlık verdiğini dile getirdi.

Kimlik tespitinin insani bir sorumluluk olduğunu vurgulayan Naim, "Bekleyen aileler var. Bu iş, insanlara manevi rahatlık vermek ve toplumumuza katkı sağlamak için." dedi

Antropoloji biliminin önemine dikkati çeken Naim, "Bu, sadece kemikle ilgili bir bilim değil. Antropoloji kemikleri inceler fakat aynı zamanda kişinin hayatının son dönemine dair birçok şeyi de bize anlatır. Daha önce geçirdiği operasyonları, kemik hasarlarını, kırık ve kaynama süreçlerini inceler." diye konuştu.

Adli antropolojiyle kişinin yaklaşık yaşı ve cinsiyetinin de belirlenebildiğine değinen Naim, “Tüm bu verileri bir araya getirilerek bize o kişinin son dönemine dair bir hikaye sunar ve kimliğini ortaya koymaya başlar. Kafatasından cinsiyeti ve yaşı tespit edebiliyoruz. Daha gelişmiş yöntemlerle yüz rekonstrüksiyonu yaparak kimlik tespitine yardımcı olabiliriz. Her kemik, kişinin hayatından bir parçayı bize anlatır." ifadelerini kullandı.

"Yoğun araştırmalar yaptık ama sonuca ulaşamadık"

Devrik rejim güçlerince 2011'de gözaltına alınarak Sednaya Hapishanesi'ne konulan kardeşini arayan Zakaya Giyban da "Hapishanelerde dosyaları, belgeleri yakmışlardı, hapishaneyi talan etmişlerdi. Çok acı ve trajik bir durumdu. O noktada umutlarımızı kaybettik." dedi.

Giyban, kardeşinden bir iz bulmaya çalıştığını anlatarak, "Moralimiz çöktü. Daha önce umudumuz vardı, bir gün çıkıp karşımıza gelir diye düşünüyorduk ama orada (Sednaya'da) umut bitti. Yoğun araştırmalar yaptık ama sonuca ulaşamadık." şeklinde konuştu.

Artık tek dileğinin kardeşinin naaşına ulaşmak olduğunu belirten Giyban, "Kardeşimin, eskiden hayatta olduğuna dair umudumuz vardı. Şimdi ise tek isteğimiz naaşını bulup defnetmek. Bir kabri olsun ki Fatiha okuyabilelim." ifadelerini kullandı.

Giyban, binlerce Suriyelinin benzer acılar yaşadığını dile getirerek, "Benim durumum, birçok Suriyelinin durumu gibi. Hepimiz yakınlarımızın cenazelerini arıyoruz. Herkes acı çekiyor, arıyor, umutlanıyor." dedi.

Bir diğer kayıp yakını Ayşe Dabrah da oğlunun kaybolmasının üzerinden geçen yıllara rağmen yaşadığına dair hala umudunun olduğunu söyledi.

Dabrah, devrik rejim güçlerinin oğlunu 2013'te gözaltına almasının ardından Sednaya Hapishanesi’nde olduğunu öğrenip 9 ay sonra sadece bir defa kendisine ziyaret izni verildiğini anlattı.

O tarihten sonra oğlundan haber alamadığını belirten Dabrah, "Arama çalışmalarına katıldım ancak henüz kesin bir sonuca ulaşamadım. İsimlerin bulunduğu listelerde oğlumun adını görmedim." ifadelerini kullandı.

Dabrah, ailelerin gerçekleri öğrenebilmesi ve yakınlarının akıbetini aydınlatabilmesi için çaba sarf ettiklerini söyledi.