Amerika Birleşik Devletleri'nin Gazze Şeridi'ne uluslararası bir istikrar gücü yerleştirme planı çerçevesinde üzerinde çalıştığı Birleşmiş Milletler karar taslağı, bölgedeki kritik aktörler arasında endişelere neden oldu. Uluslararası gücün "Gazze Şeridi'nin askerden arındırılması, askeri, terör ve saldırı altyapılarının imha edilmesi ve yeniden inşasının engellenmesi" konularında görev alacağını belirtiyor. Bu ifade, özellikle ABD'nin uluslararası gücün bir parçası olmasını istediği Arap ve Müslüman devletler arasında, Hamas'ı zorla silahsızlandırma "tuzağına" düşebilecekleri korkusunu tetikledi.
Mısır'dan Hamas ile müzakere talebi
İki Mısırlı yetkili yaptığı açıklamada, Kahire'nin silahsızlandırma yerine silahların "devre dışı bırakılması" konusuna daha fazla vurgu yapılması gerektiğine inandığını belirtti. Yetkililer, Mısır'ın Hamas ile ağır silahların koordineli bir şekilde devredilmesi konusunda müzakere etmek için zamana ihtiyaç duyduğunu ve grupla çatışmayacağını ifade etti. Bir yetkili, "Mısır, İsrail'in yapamadığı işi yapmayacak" diyerek, silahsızlanmanın odak noktasının, silahlarını teslim eden Hamas savaşçılarına af sağlamak olması gerektiğini vurguladı.
Türkiye'den BM denetimi ve barış gücü vurgusu
Ankara'nın pozisyonuna yakın bir Türk kaynağı ise yaptığı açıklamada, taslağın İsrail'in güvenliğini Arap ve Müslüman birliklere devretme girişimi gibi göründüğünü belirtti. Kaynak, "Bu metin, istikrar gücünü barış gücü olarak değil, iç güvenlik teşkilatı olarak ele alıyor. Dil, gücün tüm devlet dışı aktörleri, gerekirse zorla, tamamen silahsızlandırmasını gerektiriyor" dedi. Ankara, gücün iki taraf arasındaki çatışmaları önlemeye, sınır kontrolü kurmaya ve gelecekteki bir Filistin hükümeti tarafından istihdam edilecek Filistinlileri barışı korumaları için eğitmeye odaklanması gerektiğine inanıyor; ancak bir işgalin uygulayıcı kolu gibi hareket etmemesi gerektiğini savunuyor.
Filistin'de değişen rüzgarlar
Kamuoyu yoklamalarına göre Filistinliler arasında Hamas'ın silahlarını korumasına güçlü bir destek olsa da, Arap ve Müslüman devletlerden gelen baskının bazılarını etkilediğine dair işaretler var. Örneğin, Ekim ayında Hamas Siyasi Büro üyesi Muhammed Nazzal, Reuters'a verdiği bir röportajda grubun daha fazla müzakere yapılana kadar silahsızlanmaya razı olmayacağını belirtmişti. Ancak, Çarşamba günü Hamas yetkilisi Musa Ebu Merzuk, Al Jazeera Arabic'e yaptığı açıklamada, tampon bölgenin ötesine menzili olan füzeleri ve roketleri bırakmayı tartışabileceklerini belirterek, "Bu mantıklı bir tartışma, çünkü karşı tarafa tehdit oluşturabilirler" dedi.
ABD'nin çelişkili tutumu ve BM'nin rolü
ABD Başkanı Donald Trump'ın 20 maddelik barış planının kilit unsurlarından biri olan Gazze'ye uluslararası istikrar gücü konuşlandırılması, ABD'nin Gazze'de arabuluculuk yaptığı kırılgan ateşkesi bozan İsrail ihlalleriyle gölgelenmiş durumda. Bu arada, Hamas da planın öngördüğü gibi silahsızlanmadı. İsrail, "sarı çizgi" olarak adlandırılan hattın arkasında Gazze Şeridi'nin yaklaşık yarısını işgal etmeye devam ediyor.
Hem Türk hem de Mısırlı yetkililer, BM karar taslağını hazırlayan ABD'li yetkililer tarafından kendilerine danışılmadığını belirtti. Mısırlı yetkili, "Amerikalılar kartlarını çok kapalı oynuyor" derken, Türk kaynak ise "Washington kararın ayrıntılarını müzakere etmeye istekli değil" şeklinde konuştu.
Trump yönetiminin örgüte, özellikle İsrail-Filistin çatışması ve Gazze'deki savaş konusunda gösterdiği düşmanlık göz önüne alındığında, BM'ye başvurmak zorunda kalması ironiyle yüklü. Bu durum, İsrail adına işgalci olarak görülmek istemeyen Arap ve Müslüman devletler için bir zafer niteliği taşıyor.
Taslak kararda, güvenlik gücünün Trump başkanlığında sözde bir "barış kurulu"na rapor vereceği belirtiliyor. ABD, ateşkesi denetlemek için soykırımcı İsrail'de bir askeri koordinasyon merkezi kurdu.
Bazı barış gücü operasyonları açıkça BM tarafından yönetilirken, Gazze'ye konuşlandırılacak uluslararası bir istikrar gücü Haiti'de faaliyet gösteren güce benzer olacak. Kenya liderliğindeki ve ABD destekli Haiti'deki güç, BM Güvenlik Konseyi yetkisine sahip olsa da, komuta ve kontrolü BM Genel Sekreteri'ne rapor vermiyor. Türk kaynak, Ankara'nın, uluslararası istikrar gücü üzerinde daha fazla BM denetimine izin veren bir yetkiyi tercih edeceğini belirtti. Kaynak, "Bir BM destekli girişim olarak sunuluyor, ancak BM'nin aslında bunda hiçbir rolü yok" diye açıkladı.