Hamas'ın yurt dışı lideri Halid Meşal’in Amerikan platformu Drop Site’a verdiği röportaj, Filistinli siyasi ve medya çevrelerinde derin tartışmalara yol açtı. Bazı çevreler bu çıkışı stratejik bir diplomatik manevra olarak görürken, bazıları ise ifadelerin bağlamından koparıldığını savunuyor.
Siyasi bir strateji: Kişisel değil kurumsal
Ürdünlü siyasi analist Zeki Beni Erşid, Meşal’in söylemlerinin tamamen hareketin genel politikasıyla uyumlu olduğunu belirtti. Erşid’e göre, ortaya çıkan eleştirilerin çoğu Meşal’in ifadelerinden ziyade şahsına yönelik "ön yargılı" tutumlardan kaynaklanıyor.
Beni Erşid, "Hamas’ın stratejisi Washington ile doğrudan bir düşmanlık içine girmek değil, çatışmayı sadece işgalci İsrail ile sınırlı tutmaktır. Bu bir kişisel içtihat değil, hareketin üzerinde uzlaştığı bir politikadır," değerlendirmesinde bulundu.
Suriye örneği ve ABD’nin pragtmatizmi
Meşal’in röportajda Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara'ya atıfta bulunması dikkat çekici bir nokta oldu. Analistler, bu örneğin bir "güzelleme" değil, ABD’nin çıkarları söz konusu olduğunda dün "terörist" dediği yapılarla bugün nasıl masaya oturabildiğini gösteren bir pragmatizm eleştirisi olduğunu vurguluyor. Meşal, Washington’ın İsrail çıkarlarını kendi ulusal çıkarlarının önüne koymasını eleştirerek, Amerikan kamuoyunu Filistin halkına daha adil bir pencereden bakmaya davet etti.
"Washington'a kur yapılmıyor"
İslam ve Küresel İlişkiler Merkezi Direktörü Sami el-Arian ise Meşal’in ABD yönetimine yaranmaya çalıştığı yönündeki iddiaları reddetti. Washington’ın Gazze’deki soykırımın doğrudan ortağı olduğunu hatırlatan el-Arian, şu ifadeleri kullandı:
"Direniş liderlerinden herhangi birinin Filistin haklarından taviz vermesi ya da işgale destek veren bir yönetimden meşruiyet dilenmesi düşünülemez. Meşal, sadece Washington’ın çifte standartlarını deşifre ediyor."
Halid Meşal’in açıklamaları, Hamas’ın uluslararası alanda daha fazla siyasi alan açma ve İsrail-ABD ittifakındaki çatlakları zorlama çabası olarak görülüyor. Uzmanlar, bu tür çıkışların direnişin birliğini bozmak yerine, küresel kamuoyuna yönelik "haklılık" vurgusunu güçlendirdiğini ifade ediyor.