Haberde, İsrail’in ilk etapta sıcak bakmadığı bazı ülkelerin bu güce dahil edilmesini, yeterli sayıda ülkenin katılım sağlamaması nedeniyle kabul etmek zorunda kalabileceği ifade edildi.
KAN’ın diplomatik ve güvenlik kaynaklarına dayandırdığı habere göre, söz konusu ülkeler arasında Türkiye’nin de yer aldığı belirtiliyor. İsrail yönetiminin, Gazze’de ateşkes sonrası oluşabilecek güvenlik boşluğunu doldurmak amacıyla planlanan uluslararası gücün hayata geçirilebilmesi için, siyasi çekincelere rağmen daha esnek bir tutum benimseyebileceği değerlendiriliyor.
Katılım sorunu İsrail’i zorluyor
Haberde, ABD ve bazı Batılı ülkelerin öncülüğünde şekillendirilmeye çalışılan uluslararası güce beklenen düzeyde katılım olmadığına dikkat çekiliyor. Özellikle sahada fiilen görev alabilecek ülke sayısının sınırlı kalması, İsrail’in seçeneklerini daraltıyor. Bu durumun, işgalci Tel Aviv yönetimini daha önce mesafeli durduğu ülkeleri de masaya almaya ittiği ifade ediliyor.
Türkiye faktörü
Türkiye’nin bölgedeki diplomatik ağırlığı, askeri kapasitesi ve Filistin meselesindeki etkin rolü nedeniyle uluslararası güç açısından “önemli ama tartışmalı” bir aktör olarak görüldüğü aktarılıyor. KAN’a göre, İsrail güvenlik çevrelerinde Türkiye’nin olası varlığına dair görüş ayrılıkları bulunuyor; ancak pratik zorunlulukların siyasi çekincelerin önüne geçebileceği konuşuluyor.
İsrail hükümetinin henüz bu konuda kesin bir karar almadığı, uluslararası görüşmelerin ve müttefik ülkelerle yapılan temasların sürdüğü belirtiliyor. Gazze’de kurulması planlanan gücün yapısı, yetkileri ve hangi ülkelerin katılacağı konusunun önümüzdeki dönemde netlik kazanması bekleniyor.



