Haberde, Ankara’nın “barış” söylemini kullanarak askeri üsler kurduğu, eğitim ve insani yardım projeleri aracılığıyla etkinlik alanı oluşturduğu ve bu faaliyetlerin arkasında casusluk ve nüfuz artırma amaçları olduğu öne sürüldü.
i24, iddialarını şu örneklerle aktardı: Kıbrıs’ta 1974 müdahalesi, Somali’de kurulan üs, Libya ve Sudan’daki Türk varlığı ile Batı Afrika’daki okullar gösterildi; bu alanların “barış” adı altında stratejik avantaj sağlamak için kullanıldığı ileri sürüldü. Gazetenin analizinde, Türkiye’nin insani ve kalkınma projeleri ile askerî eğitim verdiği ülkelere uzanan faaliyetlerinin arka planda istihbarat toplama amacı taşıdığına dair batılı kaynaklara atıf yapıldı.
Haberde yer alan ifadeler arasında, “Her Türk harekâtı ‘barış adına’ başlıyor; her defasında yeni bir bölgeye sona eriyor” gibi değerlendirmeler de bulunuyor. i24, Kıbrıs örneğinde “50 yıldır süren statü” üzerinden Türkiye’nin bölgesel hamlelerine dikkat çekti.
Bu iddialar, Türkiye’nin dış politika ve güvenlik stratejisine ilişkin tartışmaları yeniden alevlendirecek nitelikte. Ankara daha önce benzer suçlamaları reddetmiş; Türkiye’nin askeri ve diplomatik adımlarını “bölgede istikrar, güvenlik ve iş birliği” amaçlı olarak savunmuştu.
Uzmanlar, böylesi iddiaların hem tarafsız kaynaklarla doğrulanması gerektiğini hem de bölgesel güvenlik dinamiklerinin karmaşıklığını hatırlatıyor. Türkiye’nin bölgesel varlığı ile ilgili değerlendirmeler, genelde jeopolitik, ekonomik ve askeri çıkarların kesiştiği çok boyutlu bir çerçevede ele alınıyor; bu nedenle tek taraflı iddiaların dikkatle analiz edilmesi gerektiği vurgulanıyor.