Vakıftan yapılan yazılı açıklamada, İHH'nin kuruluşundan bu yana Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde yürüttüğü insani yardım faaliyetlerinin yanı sıra Kürt meselesinin çözümü için de büyük çaba gösterdiği belirtildi.
Açıklamada, "Bugün birlikteliğin öneminin ve çözümün konuşulduğu bir döneme kavuşmanın memnuniyeti içerisindeyiz. Gelinen noktada, PKK'nın kendisini feshetmesini ve silahları bırakmasını ülkemiz ve bölgemizdeki barış için bir dönüm noktası olarak görüyoruz. Barış ve kardeşliğin tesisi açısından önemli aşamaların kaydedildiği bu sürecin devamı için herkesin çaba göstermesi gerektiğine inanıyoruz." ifadelerine yer verildi.
İHH'nin, Kürt sorununun çözümüne katkı sunma hedefiyle bugüne kadar çok sayıda toplantı yaptığı ve çeşitli raporlar hazırladığına dikkat çekilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Kürt meselesi, Türkiye başta olmak üzere, Orta Doğu'nun en önemli meselelerinden biri durumundadır. İHH olarak kuruluşumuzdan beri, Türkiye'nin köklü meselelerinden olan Kürt meselesinin kardeşlik hukuku çerçevesinde çözülmesini arzuladık. Orta Doğu'da da Türk, Kürt, Arap ve Fars birlikteliğinin sağlanması gerektiğine inanıyoruz. Bugünlerde Orta Doğu'da yaşanan gelişmeler ve İsrail'in Filistin, Lübnan, İran, Yemen ve Suriye'ye yönelik yoğun saldırıları bize Kürt meselesinin çözümünün ne kadar önemli olduğunu bir kere daha göstermektedir. Orta Doğu'da ülkelerin iç barışı sağlamaları ve komşularıyla barış ortamını inşa etmeleri bölge ülkelerinin ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel gelişimlerine çok büyük katkılar sunacaktır."
"Terörün sona ermesi için atılan adımları çok kıymetli görüyoruz"
Açıklamada, "İHH İnsani Yardım Vakfı olarak, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin girişimleriyle başlatılan 'Terörsüz Türkiye' hedefi kapsamında atılan adımları ve PKK'nın silahlarını bırakarak kendini feshetmesi konusunda gelinen aşamayı çok değerli ve anlamlı buluyoruz. Ülkemizde Kürt meselesinin çözümü ve terörün sona ermesi için atılan adımları çok kıymetli görüyoruz. Bu süreçte toplumun birlikteliğini sağlamak için siyasilere, sivil toplum kuruluşlarına, akademisyenlere, kanaat önderlerine, sanatçılara ve tüm karar vericilere büyük görevler düşmektedir." denildi.
Türkiye'de son dönemlerde oluşan olumlu havayı kalıcı birlikteliğe dönüştürmenin yolunun kapsamlı bir toplumsal barıştan geçtiği belirtilen açıklamada, Kürt meselesiyle ilgili yapılacak çalışmaların menfaat beklentilerine malzeme edilmeden, toplumun bütününü kapsayacak şekilde yürütülmesi gerektiği vurgulandı.