Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in aylardır sürdürdüğü bombardımanların kadın, çocuk ve yaşlıları hedef aldığını, şehirlerin yaşanmaz hale geldiğini, evlerin, hastanelerin, okulların ve ibadethanelerin yıkıldığını belirtti.
Temel hizmetlerin çöktüğünü, açlık, susuzluk ve salgın hastalık riskinin Gazze’yi topyekûn bir insani çöküşe sürüklediğini ifade eden Erdoğan, bugüne kadar çoğunluğu kadın ve çocuk 61 bini aşkın Filistinlinin hayatını kaybettiğini hatırlattı.
“Batı’nın ikircikli tavrı uluslararası düzeni zedeliyor”
Batı dünyasının diğer krizlerde hızlı hareket ederken Gazze konusunda sessiz kaldığını söyleyen Erdoğan, bu tavrın uluslararası düzenin inandırıcılığını zedelediğini belirtti. Ukrayna krizinde gösterilen hassasiyetin Gazze’de gösterilmesi halinde farklı bir tabloyla karşılaşılabileceğini kaydeden Erdoğan, İsrail’in yaptırımsız hareket etmesinin uluslararası hukuku aşındırdığını vurguladı.
Türkiye’nin Gazze duruşu
Türkiye’nin başından beri Gazze’deki insani felaketi sona erdirmek için kararlı bir duruş sergilediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, AFAD, Kızılay ve sivil toplum kuruluşlarının sahada aktif şekilde yardım ulaştırdığını, yaralıların Türkiye’de tedavi edildiğini ifade etti. Diplomatik alanda ise BM ve İİT nezdinde ateşkes çağrılarının sürdüğünü, Filistinli gruplar arasında arabuluculuk çabalarının devam ettiğini aktardı.
25 Haziran’da Lahey’deki NATO Zirvesi’nde “Gazze’nin kaybedecek zamanı yok” uyarısında bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, İsrail’in saldırılarını açıkça “soykırım” olarak nitelendirdi. Katar’ın insani yardımlar ve diplomatik girişimlerdeki öncü rolünü takdir etti.
“Gazze krizi bölgesel istikrarı tehdit ediyor”
Gazze’deki şiddetin yalnızca Filistin’i değil, tüm bölgenin istikrarını tehdit ettiğini söyleyen Erdoğan, İsrail-İran geriliminin geniş çaplı bir çatışma riskini artırdığını, bunun da göç dalgaları, radikalleşme ve enerji güvenliği gibi alanlarda ciddi tehlikeler oluşturduğunu ifade etti.
Çözüm için yol haritası
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kalıcı barış için öncelikle koşulsuz ateşkes ilan edilmesi, insani koridorların açılması, sivillerin korunması ve savaş suçlarının uluslararası mahkemelerde yargılanması gerektiğini belirtti. Gazze’nin yeniden imarının yalnızca fiziksel yapılarla sınırlı kalmayıp eğitim, sağlık, altyapı ve siyasi hakları da kapsaması gerektiğini vurguladı. Kalıcı barışın anahtarının bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin tanınması olduğunu ifade etti.
Basın özgürlüğüne saldırılar
Erdoğan, İsrail'in hakikatin peşinde koşan gazetecileri de hedef aldığını belirterek, özellikle Al Jazeera’nin uğradığı kayıpların basın özgürlüğüne yapılmış en vahşi saldırılardan olduğunu söyledi.
“Gazze insanlığın ortak sınavıdır”
Bosna ve Ruanda örneklerini hatırlatan Erdoğan, Türkiye’nin Gazze konusundaki duruşunun hem ahlaki hem stratejik bir zorunluluk olduğunu ifade etti. Kalıcı, adil ve onurlu bir barış için Katar başta olmak üzere tüm insani diplomasi aktörleriyle çalışmaya devam edeceklerini söyledi.
“Gazze’nin kaybedecek zamanı yok” diyen Erdoğan, tarihin kimlerin harekete geçtiğini ve kimlerin zulme sessiz kaldığını kaydedeceğini belirterek, uluslararası toplumu küresel vicdanın sesine kulak vermeye çağırdı.
