Türkiye

Cuma Hutbesi: İnsan: Kainatın Göz Bebeği

Diyanet İşleri Başkanlığı, 12 Aralık 2025 Cuma hutbesinde "İnsan: Kainatın Göz Bebeği" başlığı altında, insanın yaratılış gayesi, dünyadaki sorumlulukları ve ahiret bilinci konularına odaklandı.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan 12 Aralık 2025 tarihli Cuma hutbesi, insanın fani dünyadaki konumunu ve ebedi hayata yönelik sorumluluklarını işledi. "İnsan: Kainatın Gözbebeği" başlığıyla idrak edilen hutbe, tüm Müslümanları yeniden tefekkür etmeye ve nefis muhasebesi yapmaya davet etti.

Ölüm ve hesap günü hatırlatması

Hutbe, "Her doğan gün batacak, her can ölümü tadacaktır," uyarısıyla başlayarak, büyük ve nihai sona yaklaşıldığını hatırlattı. Denizlerin kaynayacağı, dağların yerinden oynayacağı ve yıldızların döküleceği dehşetli günün geleceği belirtilerek, o gün herkesin dünyada yaptıklarını ve yapmadıklarını tam olarak anlayacağı vurgulandı.

İnsanlık iki zıt uçta

Metinde, insanın niçin yaratıldığını unutan, nefsine yenik düşen ve kötülüğün gölgesinde dolaşan tiplere dikkat çekildi. Kibirle şımaran Kârun, cana kıyan Kâbil ve hakikati göremeyen Ebû Cehil örnekleri ile, insanın saptığı zaman düşebileceği tehlikeler sıralandı. Buna karşılık, Ahmed Yesevî, Mevlânâ ve Yunus Emre gibi büyük şahsiyetler örnek gösterilerek, dünyayı ahiretin tarlası bilen, hem bu dünya hem de ebedi hayat için çalışan mümin profilinin önemi vurgulandı.

Hutbede, insana hitaben "Sen, âlemin özüsün, kâinatın göz bebeğisin," denilerek, Yaratıcı'nın insana verdiği değeri ve onu en güzel şekilde yarattığını hatırlatıldı. Ancak tüm bu lütuflara rağmen İnfitâr Suresi’nin 6. ayetine atıfla, “Ey insan! Kerim olan Yüce Rabbine karşı seni yanıltıp aldatan nedir?” sorusu yöneltilerek, insanlığın gafletine dikkat çekildi.

Mümin olmanın sorumluluğu

Günümüzde yaşanan büyük zıtlıklara da değinilen hutbede, dünyayı cennet kılmaya çalışanlar ile mazlumlara zulmederek yeryüzünü cehenneme çevirmek isteyenlerin aynı anda var olduğu belirtildi. Peygamber Efendimiz'in (s.a.s) "Mümin aziz ve cömerttir. Fâcir ise saygısız ve cimridir," hadisi şerifiyle bu ikilem pekiştirildi.

Müslümanlara düşen vazifenin, şairin de ifadesiyle, "birinden nur, birinden kir" akan bu dünyada; imanı, ibadetleri ve güzel ahlakı ile bulundukları her yeri güven, huzur ve muhabbet ortamına dönüştürmek olduğu ifade edildi.

Hutbe, kötülüğe ve haksızlığa geçit vermeyerek sevgiyi hâkim kılma çağrısıyla son buldu ve Allah Resûlü’nün (s.a.s) şu duasıyla taçlandırıldı: "Ne mutlu! Yüce Allah’ın, hayrın anahtarlarını kendilerine verdiği kimselere..." Bu ifadeyle, müminlerin hayrın anahtarı, şerrin ise kilitleri olması gerektiği mesajı verildi.

Daily Ummah