Bardakçı, “‘Suriyeli öğrencileri Harp Okulları’na almayalım’ demek ile ‘Sınır komşumuz Suriye’nin subay adaylarını başka ülkeler, meselâ İsrail veya Yunanistan yetiştirsin, onların harp okullarından o memleketlerin siyasi görüşleri doğrultusunda, yani Türkiye’ye düşman olarak çıksınlar, biz ise böyle bir ihtimale karşı duyarsız kalıp görmezden gelelim’ diye düşünmek arasında hiç fark yoktur!” ifadelerini kullandı.
Yazar, açıklamasında askeri eğitim ve subay yetiştirme gibi hassas alanlarda dış unsurların rolünün dikkatle değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Bardakçı’ya göre, komşu ülkelerden gelecek askerî öğrenci adaylarının hangi eğitim ve ideolojik çerçevede yetiştirileceği, ileride iki ülke ilişkilerini etkileyebilecek önemli bir faktör.
Kamuoyunda uzun süredir devam eden tartışma, göçmen entegrasyonu, güvenlik politikaları ve savunma eğitimleri arasındaki sınırların nerede çizilmesi gerektiğine dair farklı görüşleri de beraberinde getiriyor. Uzmanlar, benzer tartışmalarda şeffaf kriterler, güvenlik analizleri ve ulusal çıkarların önceliklendirilmesinin önemine dikkat çekiyor.
Bardakçı’nın sözleri, özellikle sınır komşularıyla askerî ve stratejik iş birliği konusunda temkinli yaklaşılması gerektiğini savunan çevrelerde yankı buldu.